Norwegian Viva ile Adriyatik & Ege
Denizin tuzlu kokusu, ufka doğru süzülen bir gemi ve her limanda yeni bir hikâye… Gruppal’ın sunduğu Norwegian Viva ile Adriyatik & Ege, Akdeniz’in en etkileyici rotalarından birinde, tarih, doğa ve kültürün iç içe geçtiği unutulmaz bir keşif yolculuğu.
Bu turda, Ege’nin inci adaları Santorini ve Mykonos, Yunanistan’ın tarihi kıyısı Katakolon, yeşille mavinin dans ettiği Korfu, Karadağ’ın gizli cenneti Kotor ve Adriyatik’in gözbebeği Dubrovnik seni bekliyor. Her biri, kendine özgü dokusuyla farklı bir duygu, farklı bir manzara, farklı bir hikâye anlatıyor.
Şimdi geminin güvertesinde rüzgârı hisset, güneşi içine çek ve Akdeniz’in büyüsüne yelken aç.
Santorini
Ege Denizi’nin ortasında, volkanik bir geçmişin küllerinden doğan Santorini, dünyanın en büyüleyici adalarından biridir. Beyaz badanalı evleri, mavi kubbeli kiliseleri ve denizle gökyüzünün birleştiği manzaralarıyla adeta bir kartpostal gibidir.
Adanın başkenti Fira, uçurumun kenarına kurulu yapısıyla nefes kesici bir panoramaya sahiptir. Dar sokaklarında yürürken butik oteller, el yapımı takılar satan dükkanlar ve sonsuz maviliğe bakan kafe teraslarıyla karşılaşırsın. Ancak Santorini’nin en büyüleyici anı, Oia Köyü’nde yaşanır. Burada gün batımı bir seremoni gibidir; gökyüzü altın, pembe ve mor tonlarına bürünürken deniz ışıl ışıl parlar.
Tarihe meraklı gezginler için Akrotiri Antik Kenti, mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. M.Ö. 17. yüzyılda bir volkan patlamasıyla lavlar altında kalan bu yerleşim, Antik Yunan uygarlığının en iyi korunmuş örneklerinden biridir.
Santorini sadece manzarasıyla değil, lezzetleriyle de büyüler. Volkanik toprağın bereketinden gelen “Fava” (bakla püresi), “Tomatokeftedes” (domates köftesi) ve yerel şaraplar, adanın ruhunu yansıtır.
Santorini, doğanın bir sanat eseri gibidir. Her köşesi bir tablo, her anı bir hikâye…
Mykonos
Ege’nin kalbinde yer alan Mykonos, enerjisiyle, gece hayatıyla ve bembeyaz sokaklarıyla Akdeniz’in en ikonik adalarından biridir. “Rüzgarlar Adası” olarak bilinen Mykonos, hem lüks hem de özgür ruhlu bir atmosfer sunar.
Adanın merkezi Chora (Mykonos Town), labirent gibi dar sokaklarıyla ünlüdür. Beyaz taş duvarlar, mavi kapılar ve sardunyalarla süslenmiş balkonlar, adanın kendine has estetiğini oluşturur. Bu sokaklarda dolaşırken Küçük Venedik (Little Venice) bölgesine ulaşılır. Burada denizle iç içe kafeler ve restoranlar, gün batımını izlemek için mükemmel bir yerdir.
Kato Mili Yel Değirmenleri, Mykonos’un simgesidir. Tepede dizilmiş bu yel değirmenleri, hem adanın rüzgarını hem de tarihini temsil eder.
Mykonos, plaj kültürüyle de ünlüdür. Paradise ve Super Paradise plajları, enerjik müzikleriyle günün her saatinde canlıdır. Daha sakin bir atmosfer isteyenler için Elia veya Agios Sostis plajları idealdir.
Adanın mutfağı, taze deniz ürünleriyle öne çıkar. “Kopanisti” (baharatlı peynir) ve “Louza” (kurutulmuş domuz eti) yerel tatlar arasındadır.
Geceleri Mykonos bambaşka bir dünyaya dönüşür. Sahil boyunca uzanan barlar, müzikle dolu sokaklar ve yıldızların altında dans eden kalabalıklar, adanın hiç uyumayan ruhunu yansıtır.
Mykonos, bir yandan özgürlüğün sembolü, diğer yandan Akdeniz estetiğinin kalbidir.
Katakolon
Yunanistan’ın batı kıyısında yer alan Katakolon, küçük bir liman kasabası olmasına rağmen tarihin en büyük miraslarından birine açılan kapıdır: Olimpia Antik Kenti.
Olimpiyat Oyunları’nın doğduğu yer olan Olimpia, Katakolon’dan kısa bir yolculukla ulaşılabilir. Burada, Zeus Tapınağı’nın kalıntıları, antik stadyum ve sporcuların antrenman yaptığı alanlar hâlâ ayaktadır. Taş yollar arasında yürürken, binlerce yıl önce bu topraklarda yankılanan tezahürat seslerini hayal etmemek imkânsızdır.
Katakolon limanı ise dingin atmosferiyle Ege’nin tipik kasaba ruhunu taşır. Küçük kafeler, deniz ürünleri restoranları ve el yapımı sabunlar satan dükkanlar, buraya gelen ziyaretçilere huzurlu bir mola sunar.
Katakolon, geçmişin ihtişamını bugünün sakinliğiyle birleştiren zarif bir duraktır.
Korfu
Korfu (Kerkyra), Yunanistan’ın en kuzeydeki adalarından biridir ve Ege’den çok İyon Denizi’nin karakterini taşır. Zeytinliklerle kaplı tepeleri, masmavi koyları ve tarihi kasabasıyla Korfu, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bir yer.
Şehrin merkezindeki Eski Korfu Kenti, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır. Dar taş sokakları, pastel renkli binaları ve Venedik döneminden kalma mimarisiyle bir Avrupa masalını andırır. Liston Meydanı ve Spianada Parkı, şehirdeki sosyal yaşamın kalbidir.
Korfu’nun en etkileyici yapılarından biri Achilleion Sarayı’dır. Avusturya İmparatoriçesi Sisi tarafından yaptırılan bu neoklasik saray, Akhilleus’un (Achilles) mitolojik hikâyesine adanmıştır. Bahçesindeki heykeller ve deniz manzarası, görkemli bir atmosfer sunar.
Korfu’nun doğa harikaları arasında Paleokastritsa Koyu öne çıkar. Deniz buradan bakıldığında sanki cam kadar berraktır. Şnorkelle yüzmek veya tekneyle koyları dolaşmak, Korfu deneyiminin en keyifli anlarındandır.
Adanın mutfağı, İtalyan etkileri taşır. “Pastitsada” (baharatlı etli makarna) ve “Bourdeto” (biberli balık yemeği), Korfu’nun imza lezzetlerindendir.
Korfu, hem Ege’nin masalsı yüzünü hem de Akdeniz’in sıcak ruhunu taşır.
Kotor
Karadağ’ın incisi Kotor, Adriyatik Denizi’nin en etkileyici koylarından birinde yer alır. Devasa dağların gölgesinde kalan bu küçük şehir, tarihi surları ve dar sokaklarıyla Orta Çağ’dan günümüze ulaşan bir masal gibidir.
Kotor’un en dikkat çekici özelliği, Kotor Körfezi (Boka Bay)’dir. Bu körfez, fiyordu andıran yapısıyla Avrupa’nın en güzel doğal limanlarından biridir. Gemiler buraya yaklaşırken manzara adeta bir tablo gibidir.
Şehrin tarihi merkezi Old Town (Stari Grad), taş sokakları, gotik kiliseleri ve küçük meydanlarıyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır. St. Tryphon Katedrali ve Kotor Kalesi, görülmeye değer yapılardandır. Kaleye çıkan dar merdivenlerin sonunda ise Kotor Körfezi’nin panoramik manzarası sizi büyüler.
Kotor’un etrafında yer alan küçük köyler ve adalar da keşfedilmeye değerdir. Özellikle Our Lady of the Rocks (Kayalar Üzerindeki Meryem Ana) adası, efsanelerle dolu bir yerdir.
Kotor, sessizliği, doğallığı ve tarihiyle Adriyatik’in en mistik duraklarından biridir.
Dubrovnik
Hırvatistan’ın güneyinde yer alan Dubrovnik, “Adriyatik’in İncisi” olarak bilinir. Taş duvarlarla çevrili bu şehir, hem tarihi mirası hem de deniz manzaralarıyla büyüler.
Eski Şehir (Old Town), UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır. Kırmızı kiremitli çatılar, beyaz taş binalar ve Arnavut kaldırımlı sokaklar, şehrin klasik görünümünü oluşturur. Şehir surları boyunca yürüyüş yapmak, Adriyatik Denizi’nin mavisiyle tarihin birleştiği muhteşem bir manzara sunar.
Stradun Caddesi, Dubrovnik’in kalbidir. Kafeler, dondurmacılar ve butik mağazalarla doludur. Franciscan Manastırı, dünyanın en eski eczanelerinden birine ev sahipliği yapar.
Game of Thrones dizisinin çekildiği Lovrijenac Kalesi ve şehir surları, Dubrovnik’in ününü dünya çapına taşımıştır. Ancak bu şehir sadece film seti değil, gerçek bir tarih müzesidir.
Dubrovnik mutfağı, Adriyatik deniz ürünlerinin lezzetli örnekleriyle ünlüdür. “Black Risotto” (mürekkep balıklı risotto) ve “Octopus Salad” (ahtapot salatası) mutlaka denenmelidir.
Dubrovnik, denizle tarihin mükemmel uyum içinde dans ettiği bir şehir. Her köşesi bir hikâye, her anı bir anıdır.
Norwegian Viva ile Adriyatik & Ege
Gruppal’ın Norwegian Viva ile Adriyatik & Ege, tarih, doğa ve kültürün birleştiği, denizle şekillenmiş bir rota sunuyor. Santorini’nin romantizmi, Mykonos’un enerjisi, Katakolon’un tarihi, Korfu’nun yeşili, Kotor’un mistik havası ve Dubrovnik’in görkemi… Her biri bu turun unutulmaz parçaları.
Turun farklı tarihleri, fiyat seçenekleri ve gemi/otel alternatifleri dönemsel olarak değişiklik gösterebilir; ancak değişmeyen tek şey, bu turun size sunacağı gerçek Akdeniz deneyimidir.
Rüzgarın yüzünü okşadığı, güneşin altın gibi parladığı, her limanda yeni bir maceranın seni beklediği bir yolculuk…
Norwegian Viva ile Adriyatik & Ege, sadece bir tatil değil, ruhu tazeleyen bir keşif.
Şimdi Gruppal ile bu masalsı rotaya adım at, Akdeniz’in sonsuz maviliğinde kendi hikâyeni yaz.

