Kolombiya ve Panama, coğrafi olarak birbirine yapışık olsa da, atmosferleri birbirinden çok farklıdır. Bu yazıda sadece "gezilecek yerleri" değil, bu toprakların nasıl şekillendiğini, ayrılıkların ve birleşmelerin hikayesini de bulacaksınız.
Tarihsel Arka Plan: Ayrılmaz Bir Geçmiş
Gezinizi anlamlı kılmak için bu iki ülkenin geçmişine kısaca göz atmak gerekir. Çünkü Panama, 1903 yılına kadar Kolombiya’nın bir iliydi!
Kolombiya Tarihi: El Dorado Efsanesinden Modern Döneme
İspanyol Öncesi: Bu topraklar, altını kutsal sayan yerli halkların (Muisca, Tairona) eviydi. Meşhur "El Dorado" (Kayıp Altın Şehir) efsanesi, Avrupalı kaşifleri buraya çeken en büyük güçtü.
Sömürge Dönemi: İspanyollar 1500’lerde Cartagena gibi liman şehirlerini kurarak buradan Avrupa’ya altın taşıdılar. Cartagena surları, İngiliz korsanlara karşı bu dönemde inşa edildi.
Bağımsızlık: 1819’da Simón Bolívar önderliğinde kazanılan zaferle "Büyük Kolombiya" (Gran Colombia) kuruldu. Bu devasa ülke bugünkü Kolombiya, Panama, Venezuela ve Ekvador’u kapsıyordu.
Dönüşüm: 20. yüzyılın sonlarında uyuşturucu kartelleriyle anılan ülke, 2000’ler sonrası yaptığı devrim niteliğindeki güvenlik ve turizm hamleleriyle bugün dünyanın en popüler rotalarından biri haline geldi.
Panama Tarihi: Dünyanın Köprüsü
Stratejik Konum: Panama, tarih boyunca hep bir "geçiş noktası" oldu. İnkaların altınları Peru’dan Panama’ya getirilir, buradan karadan Karayipler’e taşınırdı.
Kanal ve Bağımsızlık (1903): Panama Kanalı’nı inşa etmek isteyen ABD, Kolombiya hükümetiyle anlaşamayınca Panama’daki ayrılıkçı hareketi destekledi. Sonuçta Panama, Kolombiya’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti ve kanalın kontrolünü (yüzyılın sonuna kadar) ABD’ye verdi.
Kanalın Devri: 1999 yılında kanalın tüm kontrolü Panama’ya geçti ve ülke ekonomik olarak şahlandı.
Kahve, Salsa ve Renkler: KOLOMBİYA
Kolombiya, Güney Amerika’nın kuzey kapısıdır. Hem Pasifik’e hem de Karayipler’e kıyısı olan tek Güney Amerika ülkesidir.
Bogota: Altın ve Kültür Başkenti
2600 metre yükseklikteki başkent, serin havası ve tuğla binalarıyla karşılar sizi.
Altın Müzesi (Museo del Oro): Dünyanın en büyük altın koleksiyonuna ev sahipliği yapar. El Dorado efsanesinin kaynağı olan "Muisca Salı"nı burada görebilirsiniz.
Monserrate Tepesi: Teleferikle çıkılan bu tepe, devasa metropolü ayaklarınızın altına serer.
La Candelaria: Şehrin sömürge döneminden kalma, Arnavut kaldırımlı tarihi merkezi.
Medellin: Dönüşümün Hikayesi
Bir zamanlar Escobar ile anılan şehir, bugün "Ebedi Bahar Şehri" olarak biliniyor ve dünyanın en inovatif şehirlerinden biri seçildi.
Comuna 13: Eskiden girilemeyen bu mahalle, bugün rengarenk graffitileri, sokak dansçıları ve o meşhur yürüyen merdivenleriyle şehrin en turistik, en umut dolu noktasıdır.
Botero Meydanı: Kolombiyalı ünlü heykeltıraş Fernando Botero’nun "şişman" heykelleriyle dolu meydan.
Guatape ve El Penol: Medellin yakınlarında, devasa bir kayanın tepesinden (740 basamak!) göller bölgesini izleyebileceğiniz ve rengarenk sokaklarıyla ünlü kasaba.
Cartagena: Karayip Rüyası
Kolombiya’nın en romantik, en fotojenik ve en sıcak şehri.
Surların İçi (Walled City): UNESCO Dünya Mirası olan eski şehir; çiçek sarkan balkonları, renkli evleri ve meydanlarıyla Gabriel Garcia Marquez’in romanlarından fırlamış gibidir.
Castillo San Felipe de Barajas: İspanyolların Güney Amerika’da inşa ettiği en büyük kale.
Kahve Bölgesi (Eje Cafetero)
Cocora Vadisi (Valle del Cocora): Dünyanın en uzun palmiye ağaçlarının (Wax Palms) bulunduğu, sisler içindeki bu vadi, gerçeküstü bir manzaraya sahiptir.
Salento: Kahve çiftliklerini gezebileceğiniz, geleneksel mimariye sahip renkli bir kasaba.
Kanalın ve Adaların Ülkesi: PANAMA
Kolombiya ne kadar geleneksel ve dağlıksa, Panama o kadar tropikal ve moderndir. Başkent Panama City, gökdelenleriyle "Latin Amerika’nın Dubai’si" lakabını alır.
Panama City: Zıtlıkların Şehri
Panama Kanalı (Miraflores Locks): Mühendislik harikası. Okyanusları birbirine bağlayan gemilerin, su asansörleri (havuzlar) sayesinde nasıl yükselip alçaldığını izlemek büyüleyicidir.
Casco Viejo (Eski Şehir): Gökdelenlerin hemen yanı başında, restore edilmiş kolonyal binaları, şık barları ve tarihi kiliseleriyle şehrin bohem kalbidir.
Cinta Costera: Pasifik Okyanusu kıyısında uzanan, yürüyüş yapabileceğiniz modern sahil şeridi.
San Blas Adaları (Guna Yala)
"La Casa de Papel" dizisiyle (Tokyo ve Rio'nun saklandığı ada) popülerliği artan bu adalar grubu, Panama’nın cennetidir.
Özerk Bölge: Burası yerli Guna halkı tarafından yönetilir. Büyük oteller yoktur, elektrik kısıtlıdır. Sadece palmiye ağaçları, beyaz kum, turkuaz deniz ve bambu kulübeler vardır. Gerçek bir "Robinson Crusoe" deneyimi sunar.
Bocas del Toro
Karayip tarafında, Kosta Rika sınırına yakın olan bu adalar, sörfçülerin ve sırt çantalı gezginlerin favorisidir. Deniz yıldızlarıyla dolu plajları (Starfish Beach) meşhurdur.
